24 Eylül 2012 Pazartesi

4. Ay Doktor Kontrolü



Kızımın dördüncü ay doktor kontrolü yaklaştı. Hangi konular konuşulacak ve ben hangi durumları doktora muhakkak belirtmeliyim diye araştırdım.

Uyku alışkanlığı

Üçüncü aydan itibaren bebeklerin uyku düzenleri biraz da olsa netleşiyor. Artık daha az gündüz uykusu ve 5-6 saatlik aralıksız gece uykusu olması bekleniyor. Bir de uyku eğitimi konusu var tabii bazı anneler bebeklerini sabit bir uyku düzenine alışmaları için yatır-kaldır (cry it out) gibi metotlar uygularken bazı annelerse bu konuyu doğal akışına bırakmayı tercih edebiliyor.

Beslenme düzeni

Artık birçok doktor dördüncü aydan itibaren ek besinlere – tadımlık da olsa – başlanmasını öneriyor. Tabii ek gıdaya geçiş zamanının belirlenmesinde bebeğin gelişimi de önemli bu nedenle ek gıdaya hazır olup olmadığı konusu doktora danışılmalı.

Tuvalet düzeni

Tuvaleti sıklığını doktor sorabilir. Tuvaletinde rek değişiklikleri, sümüksü kıvam gibi farklılıkları muhakkak belirtmek gerek.

Yatarken yüz üstünden sırt üstüne, sırt üstünden yüz üstüne dönme

Tam bu dönemlerde dönme çalışmalarına başlamış olması bekleniyor. Dört aylık bebeğin yüz üstü yatarken kendini kısa süreliğine de olsa dirsekleri üstünde kaldırabilmesi gerekir. Yüz üstü yatarken kafasını hiç kaldıramıyorsa bu durum doktora belirtilmeli.  Her iki yöne dönmeyi tam olarak başarıyla yapabilmeleri genelde altıncı ayı buluyor. Bu gelişimlerine destek olmak için her gün biraz yüz üstü oyun zamanı yapılabilir.

El ve ayak kabiliyetleri

Dört aylık bebekler artık iki elini kavuşturabilir, oyuncaklarını tutabilir. Bir elini diğerine göre çok daha fazla kullanıyorsa bu durum doktora belirtilmeli. Bacaklarıyla da küçük tekmeler atması bekleniyor. Genelde ayaklarını gergin tutuyorsa bunu da doktora söylemek gerekiyor.

Görme ve işitme

Doktor bebeğin sese ve ışığa verdiği tepkileri de ölçecek. Sese veya ışığa tepkilerinin yeterli olmadığından şüpheleniyorsak muhakkak bunu doktorunuza söylemeliyiz. Birçok görme ve işitme rahatsızlığı bu aşamada tespit edildiğinde çok daha kolay tedavi edilebiliyor.

17 Eylül 2012 Pazartesi

Üç Aylık Bebeğin Bir Günü



Kızım tam üç buçuk aylık ve bir günüm şöyle geçiyor:
6:00 Leyla ağlayarak uyanır. Emzirme ve alt temizliği sonrası oyun.
7:00 Leyla tekrar uyur. Ben de sabah kahvesi eşliğinde (aslında süt verirken içmemek gerekir ama ben dayanamıyorum) internet bloglar, gazeteler vs.
8:30 Leyla yeniden uyanır ama bu sefer gülerek:)bebekler genelde sabahları neşeli oluyor, biz de fırsattan istifade kendisini bol bol mıncırıyoruz.
9:00 Giyinme, emzirme ve alt temizliği
9:30 Leyla uyur ben de kahvaltı ve TV
10:00 Leyla uyanır, yüz üstü oyun zamanı (tummy time dedikleri)
11:30 Emzirme ve alt temizliği
12:00 Leyla yatakta oyuncaklarıyla oynarken ben de ev işleriyle ilgileniyorum.
13:00 Leyla kendi kendine uyuyakalır ben hala ev işleriyle ilgileniyorum :(
14:00 Leyla uyanır emzirme ve alt temizliği
14:30 Anne kız zamanı! Bu saatte bazen müzik dinliyoruz, bazen dışarı çıkıp geziyoruz, bazen ben ona kitap okuyorum.
17:00 Emzirme ve alt temizliği
18:00 Baba kız zamanı!(malesef bu saatte o kadar da oyuncu olmuyor) Ben de internet, bloglar vs. ilgileniyorum.
19:00 Banyo veya oyun (her gün banyo yapmıyor, birkaç günde bir)
19:30 Son emzirme ve alt temizliği
20:00 Mama (doktorumuz verdiği için) ve uyku
20:30 Eşimle bana kalan zaman :)
23:30 Ben de uyuyorum artık.
4:00 Leyla uyanır emzirme ve yeniden uyku (tutarsa tabii).

8 Eylül 2012 Cumartesi

Bebek Arabası ile İlk Gezi

Kızım 3 aylık olana kadar bir bebek arabamız yoktu. Kanguru ile (bkz. bebek butiği)dışarı çıkarıyorduk. Bu dönemde kanguru ile doktora, parklarda dolaşmaya, ev gezmelerine, alışverişe, kafelere  gittim ve hiçbirinde zorlanmadım aksine arkadaşlarım bebekle evden çıkmayı bir proje gibi anlatırdı ama ben kangurunun fermuarlı gözünde her zaman bir yedek kıyafet, alt bezi ve havlu bulunduğu için çıkmam gerektiğinde başka hiçbirşey düşünmeden kızımı kanguruya atıp 5 dakikada evden tek başıma çıkabiliyordum. Bu rahata rağmen neden bir de bebek arabası aldın derseniz – ki biz bunu kendi kendimize çok dedik – sanırım en çok dışarıda bir kafeye veya restorana gittiğimizde birşey yiyip içerken kızımın üzerine dökme ihtimalimden rahatsız olmam ve onun da yanımızda oturmasını etrafı izlemesini istememdi. Evde bu amaçla kullandığımız bir “ev tipi ana kucağı” var. Mothercare’den 25 liraya aldık, kızım burada oturup elleriyle oynamaya ve bizimle konuşmaya çalışmaya bayılıyor. Ben de aynı muhabbeti dışarı çıktığımızda da yaşayalım istiyorum.

Bir de büyükannelerin ne zaman araba alacaksınız diye ısrarla sorması da etkili tabii onların kanguruyu kullanmaları pek mümkün değil yaşları itibariyle. İşte bu sebeplerden herkes gibi bin bir araştırmalar sonucu aldığımız arabamızla (Quinny Senzz) ilk gezimizi evimizin yakınlarındaki dikmen vadisinde yaptık. Evden çıkmak eskisi kadar kolay olmadı tabii. Ben de arabanın sepetine güvenerek biraz fazla eşya aldım. Yine de 10-15 dakikada hazırlanabildik denebilir.
Dikmen vadisine inmek için iki kere merdivenli yollardan geçmek gerekiyor ardından da dik bir yokuş, tam deneme parkuru yani. Merdivenlere gidene kadar bile zorlandım, herhalde bu arabaları gelişmiş ülkelerin düzgün kaldırımları için yapıyorlar, bizim savaştan çıkmış görünümlü delik deşik kaldırımlarımıza pek uymuyor. Kaldırımda park eden arabaları, kaldırımı tamamen kaplayan direkleri, elektrik panellerini, ve çöp tenekelerini de düşününce yürüyüşün yarısı kaldırıma inip çıkmakla geçiyor üstelik kaldırımlar yüksek ve arabalar için eğimli iniş yeri yok. Bu vesileyle tekerlekli sandalye kullanan insanlara ülkemizde neredeyse yaşam hakkı bile verilmediğini de anlamış oldum. Merdivenlere geldiğimizde arabayı kapatıp, kızı tekrar kanguruya alıp arabanın sepetini de boşaltmak gerekti (bu yüzden sepete güvenip çok eşya almamak lazımmış). Bir elimde eşyalar bir elimde araba zar zor indim. Dik yokuştan arabayla inmek de bir o kadar zor ve tehlikeli bence. Zar zor vardık vadiye ama vadide arabayla dolaşmak çok eğlenceliydi.
Bu deneyimin sonunda kangurumun değerini daha bi anladım. Bir kaç gün sonra tek başıma evden annemlere giderken de arabayı götürdüm taksiye binerken kapa inince tekrar aç bebeği ve eşyaları yerleştir beni çok kastı, belki çoğu anne alışıktır ama ben kangurunun rahatlığına alıştığım için bana çok yük gibi geliyor. Bu nedenle her çıktığımda yanımda götürmemeye karar verdim bazı yerler arabayla çok güzel mesela göl kenarı, orman yürüyüşleri gibi uzun ve kızımın görmesini istediğim yerler ama alışveriş, ev ziyaretleri gibi durumlarda arabayı yanımda taşımanın hiç anlamı yok.